Mucizelerin Annesi

Mediş'lerdeki sürpriz doğum günü pastalı brunch'ımız sonrasında eşimle el ele Suadiye'de ki  Beyaz Yoga 'ya gittik :D İncecik fiziği,sakin ve pozitif enerjisiyle kapıyı Çiğdem Hn açtı bize. İçeri de 23 haftalık hamile bir bayan daha vardı ve 17 haftalık göbeğimin onunkinden bir kıt daha küçük görünmesi beni geleceğim konusunda korkuttu :D Az sonra kapıdan nefes nefese bir başka eğitimden çıkıp gelen Esra Hn oldu. Enerjisi o kadar yüksekti ki eğer yoga salonunun sakinliğinde değil de bir cafede buluşuyor olsak kahkahalardan duvarları çınlatırdık herhalde diye düşündüm :D Gözlerinden bu işe gönül verdikleri,sevgiyle yaptıkları okunan bu güzel iki insan kimdir? Çiğdem İnan için tık tık Esra Ertuğrul için tık tık Eğitimimiz önce rahatlatıcı yoga eğitimi ile başladı. Daha sonra tam olarak nasıl yapılacağını bilmediğim Kegel Egzersizleri ile devam ettik. Rahatlayıp gevşedikten sonra Çiğdem Hn bize tüm bu egzersizlerin önemi ve etkisini açıkladı. Nefes

Okumayı,yazmayı ve konuşmayı çok sevdiğimden hamile kalınca internette yoğun araştırmalara girdim. Çok saçma sapan şeylere gözünüz kayıp okuyorsunuz sonra da kabuslar görüyorsunuz gerçi o yüzden aşırı duygusal ve hassassanız biraz da tehlikeli bu arayış ama çok sevdiğim ve inandığım bir laf vardır. "Allah karşımıza iyi insanlar çıkarsın" Anneysen.com'a üye oldum,çok aktif değilim ama uzman yazılarından yararlanıyorum... http://www.gebelik.org/ 'da gebelik haftalarının gelişimini takip ediyorum. prima'ya da üye oldum her hafta dönümümde gelen mailları okuyorum (ama web sitesini çok iyi ve kullanışlı bulmadım ne yalan söyliim) Blogger Annelere de üye oldum ama...Nasıl aktif olurum bilmiyorum.Yani bu anneler bir araya geliyorsa henüz beni bi yere çağıran olmadı :P Bir sürü hamile blogger takip eder oldum. Top 3 bloggerımı aşağıda sıraladım. Bi bakarsın bir gün benim de 100 küsür izleyicim olmuş.Ben de birilerinin top bloggerlarından olmuşum. Ayyy hayali

Bilmem yazılarımdan anlaşılıyor mu ama benim aceleci bir yapım vardır. Plancıyımdır da :D Dolayısıyla her şeyi erken dert eder erken araştırırım... bebeğimizin adını da aslında daha ortada bebek filan yokken seçmiş ve sevmiştik.Sonra bebeğimize hamile kaldım,cinsiyeti belli oldu ve seçtiğimiz bu adı aile ile paylaştığımızda tüm ailemiz (eşimin ve benim tarafım,hatta arkadaşlarımız bile) bu adı coşkuyla karşıladılar.Hepsi aynı enerji ile benimseyince bizim de içimize iyice sindi ismi bebeğimizin.. Biraz kendi adını kendi seçti sanki :D İşte bebeğimizim adı:

Gebelikte pek sevdim ben çoğul cümleler ile konuşmayı. Eşimi çok seviyorum,evlendiğimizden beri ailem benim o. Ama sanırım bu bebek ile gerçek bir aile oluyoruz. Artık her lafım biz :D Eskiden eşime yönelttiğim sevgi sözcüklerimin arasında "bebeğim" vardı. Şimdi "bebeğimin babası" diyorum :) Onun da çok hoşuna gidiyor. Neyse bu ara bi duygusalım bi duygusal karpuz gibi sulu suluyum :D Gelelim doğum günlerine... Önce İkizler'in doğum gününden bahsedeyim; İncecik sarma,winxli pasta :D,kurabiye,poğaça ve benim "mantı böreği" adını verdiğim yoğurtlu börek vardı menümüzde.Evin içinde 5 kız çocuğu,bendeniz 1 adet hamile ve yaklaşık 15 yetişkin vardı sanırım :) Güneşli güzel bir bahar günüydü ve kızlar balokona çıkıp hediye barbie'lerini "bebekken bu küvette biz yıkanıyorduk" dedikleri küveti doldurup yüzdürerek çok eğlendiler :D Masanın üzerinde onlara yaptığım keçe kapı süsü var :D Ekin boynuna takıp poz verdi.Duru gidip

Dün kitap aldım yine :D Elif Şafak ne yazsa okuyorum ve pek seviyorum.Sanırım favori kadın yazarım Elif Şafak,evet evet kesin o! Daha en başından avucuna aldı beni kitap ama 4.ayımızı doldurduğumuz şu günlerde bebek hızla büyüyomudur nedir gene uykulara doymuyorum.Hep bir bahar yorgunuyum... Uyumayıp okuyup en kısa zamanda yazacağım yorumları. Sevgiler, Yorumum: Yanlıyım kardeşim.Bayılıyorum ben bu kadının olayları iğne oyası gibi örmesine..Bayıldım kitaba.Her gün haberlerde izlediğimiz töre cinayetlerinden yola çıkarak yazılabilir bir hikaye ama asıl mesele Elif Şafak gibi yazmak.. ***** ile tavsiye ederim.

Üç gün ara ile doğup,kardeş gibi bir arada büyüdüğüm kuzenimin (kendisi de blog yazarıdır) doğum günüydü dün... Uzun zaman sonra ailecek bir arada olmak çok güzeldi.. İyi ki doğdun Laylay :D El yapımı hediyesi :)

Elime ne geçse okuyorum derken ciddiydim :D En son okuduğum kitabın bitmesi uzun sürünce sabun köpüğü bir kitap okumak istedim. Küçükken teyzemin beyaz dizilerinden okumuştum.Onlardan hiç bir farkı yok :)  Konusu şöyle; Maddie, Trulyye sevgili ya da koca bulmak için değil, çocukluğunda kötü şeyler yaşadığı kasabaya geçmişiyle yüzleşmek için döner. Bunun için her zorluğu göze almaya hazırdır. Mick kadınlarla arasına gerekli mesafeyi koyabilen; onların, hayatına müdahale etmesine izin vermeyen bir adamdır. Bu duruşundan hiç taviz vermez, ta ki sırları olan bir kadınla karşılaşana kadar Onun bir gülüşü, tek bir dokunuşuyla aşk bağıra çağıra kapısına dayanır. Fakat Mick, Maddieyle ilgili gerçeği öğrendiğinde ikisi için hem aşk hem de hayat, içinden çıkılması güç bir hal alır Geçmişten gelen ve her ikisini de derinden sarsan bu sır, aşklarına engel olabilecek midir ?

Puslu Kıtalar Atlası'nı ne kadar sevdiysem bu kitabından da o kadar sıkıldım.Okumam neredeyse 1 ayı buldu. Eşim yahu madem sevmedin ne diye zorla okuyorsun dedi durdu ama ben başladım mı bırakamıyorum işte ne yapayım aklım kalıyor :D Yorumum; Negatif Kurgu sorunu var. Temel bir öyküsü yok. Giriş gelişme sonuç net değil. Bunun dışında küçük küçük öyküleri birbirine bağlaması gereken bölümler arası geçiş zorlama. Kafam dağıldı hep okurken. Romanın ilk 50 sayfasında virgül yok.Böyle yazmak gerçekten yetenek ama okumak yeteneğe dönüşünce kasıyor! Sürekli dikkat dağıtıp zaman kurgusunu algılayamadığım ara öykülerle roman bölünüyor.  Romanın başında oldukça ağdalı olan faülatün mefaülatün dili sonlara doğru günlük Türkçe oldu. Pozitif Mizah güzel, ayrıntılar muazzam.Kitabı öykü kitabı olarak yazsa daha güzel olurmuş ille de roman olacak diye kasmayaydı keşke.Kitabın son kısmı en sevdiğim kısmı oldu, bir tarih özeti yapıyor ki bir çırpıda okuduğum tek kısım burasıydı.

Yazdıklarıma baktım da.. Arkadaş ben depresyonda mıyım acaba? Yani eleştirir bi insan elbet her şeyi ama hiç mi güzel yanı,hiç mi güzel an'ı yok yaşadıklarımın? Bilmiyorum takipcim az,yorumcuk yok.Sevgili arkadaşlarımda Twitter ve Facebook'da kitap yazsalar da izleyici olmak için google profili lazımmış.. deyip bi türlü izleyemediler beni gitti.. Sanırım yoğun bir iş hayatından sonra evde tek başıma büyüyen bir göbekle baş başa kalmak beni biraz garip hallere sürükledi. Sanki yarın doğuracakmışım gibi gecelerce uykusuz kalarak bebekle ilgili bir şeyler araştırıyorum. Öğlen olmadan asla kalkamıyorum.Okuduğum kitap bitmek bilmedi sinir oldum :) En kötüsü de ne biliyor musunuz? Annem,kocam,sevgili komşum Sezoş hepsi "yok canımmm saçmalama!" deseler de.. 3,5 ayda 5 kg almış olmak beni bitirdi. Kendimi şişman,sivilceli ve çirkin hissediyorum. Hani erkek hamileliği güzelleştirirdi de kız hamileliğinde kız bebek annenin güzelliğini alırdı? Eğer içimde bi Kı

Yeterli sermayem olsa ve bu işe girsem parayı kırarım diye düşünmeye başladım :D Ey tekstilciler,modacılar,size sesleniyorum... Hamile kadınlar komik ve şirin görünmek istemiyorlar! Şık ve rahat olmak istiyorlar yahu! Nedir o leylek bebek taşıyor,yok baby loading yazıyor önünde her yerde o t-shirtlerden. Belki seven beğenen giyen vardır ben sadece kendi görüşümü belirtiyorum ama kocaman göbekle gezerken onun bebek olduğunu özellikle belirtmeye gerek yok diye düşünüyorum,yastık olcak hali yok herhalde :D Ben yeterince gezmedim..Hala tam olarak hamile karnım yok. Bişey yedim gaz yaptı karnım var. Bel oyuntum duruyor,göbeğim oturunca katlanıyor.Ama sıkı bir şey giyince bebek ben burdayım diyor herhaldeki karnım extra şişiyor sanki..O yüzden şimdiden hamile pantalonları giymeye başladım. Ablama (Görümceme) GeBe'den aşağıdaki elbiseyi almaya gittiğimizde tezgahtar kız 10 gün sonra bu üstleri giyemeyeceksiniz dedi normal insan tuniğimi göstererek ben de fırsattan ve korkudan istif

Benim tüm evim English Home tarzı... Açıkçası eşimle aynı eşyaları aynı hayranlıkla beğenebilmemiz sayesinde böyle huzurlu bir ev yarattığımızı düşünüyorum. Tüm eşyalarımız beyaz.Mutfağımda mavi,salonumda pembe gül desenli kumaşlar seçtim.Çektiğim fotoğraflarda arka fonda görünüyor az çok :D Bebek odalarında da aşırı renkli ayıcıklı aslancıklı modellerdense yine kibar dekoratif renk ve modelleri tercih edeceğim gibi duruyor.Patlak renkli duvarlar yerine daha ferah duracak natural ve pastel renkleri seviyorum. Henüz çok erken olduğundan hiç bir yere bakmadık ama internetten bakıp da içimin gittiği modeller aşağıda. Bu tarz mobilya yaptıran ya da alanlardan yorum ve önerileri beklerim. Sevgiler,

Biliyorum daha çok erken yalnızca 14.Haftamızdayız... Çoğu kadının karnı bile çıkmıyor bu haftalarda. Ama ben aceleci ve plancı bir insan olduğumdan çok basit şeyleri bile akışına bırakamadığım için bebek ile ilgili hiç bir şeyi oluruna bırakma niyetinde değilim.Erken araştırıp karar verirsem alma vakti geldiğinde koca göbeğimle fellik fellik dolanmak zorunda kalmam diye düşünüyorum. Bebek arabası indirim zamanı Şubat'mış...Ne yazıkki geçti gitti Şubat ayı.. Ama internette de güzel indirimler oluyor.Belki oradan bir fırsat yakalarım... Şimdi efendim benim istediğim özellikler şöyle; Çift yönlü,doğumdan itibaren 3 yaşına kadar kullanılabilir,hafif -max 7 kg diyorum ama beğendiklerim 10kg civarı :( -,tek elle kolayca kapanabilen,dar bagajlara da sığabilen,kocaman tekerlekleri olan modeller favorim. Çıkardığım fiyata göre sıralanmış liste ise aşağıda.. Deneyimli annelerden yorum rica ediyorum. Sizce hangisini tercih etmeliyim? ÜRÜN ADI FİYATI NOTLARIM

Eylül'e yaptığım kapı süsü Ve bu da ikizler için yaptığım kapı süsü Sizce nasıl olmuş?

Eminönü'nde keçeden bebek şekeri yapımı ve hastane odası süslemeleri için alışveriş rotamız şöyleydi. Kahve Dünya'sının olduğu sokaktan girdik sokağın bitiminden sola döndük aşırı kalabalık ve sıcak olmasına rağmen hemen her dükkana girip farklı bir şey bulabilir miyiz diye baktık :D Büyük görümcem benden 2 ay önde ve kızı oluyor,benim de oğlum.Ortak renkler yok ne yazık ki sarı yeşil bir şey bulunmuyor her şeyin ya pembesi var ya da mavisi...O yüzden hep böyle aldık. Kuru Kahveci Mehmet Efendi ile biten bu sokaktan sonra Marputçular ve Şark Han'ı gezdik. Aşağılar ile yukarı kısım arasında olsun olsun ürün başına 50 kuruş fark olsun. Müthiş farklılıklar olmuyor. Ama çeşit ve renk seçenekleri artıyor tabii ki.. Yine de ben gezemem hamiş hamiş derseniz 2 kahveci arasındaki sokakta lazım olan her şeyi bulabilirsiniz :D İşte aldıklarımızdan bir kaçı...

Hafta sonu Eylül'ümüz geldi. Bu kadar uslu ve güzel bir çocuk olabilir mi yarabbim!? Habire karnıma sürtüp durdum onu oğluşumun huyu suyu benzesin diye :) Her ne kadar resimlerde pek gülmese de çook mutlu olduğu ve yorulduğu bir hafta sonu geçirdik. Cumartesi günü 2 hamile gelin-görümce Eminönü'ne gidip bebek şekeri yapmak için alışveriş yaptık.Tam 6 saat fır fır gezdik.Sonra akraba ziyareti yaptık muhabet güzel gelince çok geç kalktık ve eve geldiğimiz gibi hepimiz yataklarımıza koştuk :D Pazar günü ise Florya Sosyal Tesislerinde kahvaltıya gittik ve üstüne Akvaryum 'u gezdik. Florya'ya kahvaltıya sabahın köründe gitmemize rağmen sahile en yakın olan cafe dışında hepsi doluydu. Sahile en yakın olanında dışarda oturduk bu sefer de peçeten uçar,çayın soğur gibi durumlar oldu bir de şansımıza Cumartesi hava yaz gibiyken,Pazar bayağı bi esintiliydi... Gene de renk renk laleler,Eylül'ün zıplayarak gösterdiği uçaklar,deniz kokusu ve sevdiklerimle güzel bir pazar ka

Bundan yaklaşık 1 ay kadar önce bir akşam kavun aşermiştim. Kocam gecenin 10'unda nerden bulcam kavun die söylenip bana kavunlu,karpuzlu bir sakız bulup almıştı. Sonra arkadaşlarımıza anlatınca durumu pek dalga geçtiler yok efendim biri Beylikdüzü'nden Kartal'a kadar gitmiş de bulmuş,bir diğeri  aseriyorum.net  'den sipariş etmiş,biri memleketten getirtmiş.. Geçen akşam da öyle aşermem filan hiç yok..Sadece içim yandı. "Kuzum dolapta bir şey yok bir meyve alıp gelir misin?" dedim. Ne alayım,canın ne çekiyor diye sorduğunda sulu bir meyve al gel ne olursa fark etmez dedim. İşte gelenler :) Hahaha... Karpuzu görünce kavunu kesmedim bile.. Beni en çok şaşırtan ise hindistan cevizi oldu :D Bunu neden aldın diye sorduğumda duyduğum cevap daha da hoştu.. "E aşkım survivor izliyoruz ya.Belki canın çeker diye aldım işte!" :D 4-5 market gezip 2 saat ortadan kaybolmasının nedeni de böylece ortaya çıkmış oldu :P Teşekkürler kocacığım..

Aslında havalar ısındığında sinemaya gitmeyi tercih eden biri değilim ama geçtiğimiz pazar aşkımın ortanca ablasının telefonuna uyandık.Bize 4 güzel kod verdi.Hemen evimizin karşısındaki avm'ye gittik ve 2 film birden patlattık. Kahvaltımızı,aburcuburumuzu ihmal etmedik tabi film aralarında :D İlk filmi ben seçtim,ikincisini kocam. Fakat ne yazık ki bedava baldan tatlı olmadı.. Her iki filme de bayılmadık.. Gene de anlatayım... Wallahi ben romantik komedi-1'i gayet beğenmiştim. Türkler de sex and the city tadında şeyler yapabilecek demek ki aman da ne güzel demiştim... Fakar bu ikinci film pek bi fasarya olmuş..Mekanlar kıyafetler güzel olsa da oyunculuklar vasat,sabun köpüğü gibi bir filmdi işte.Ben bir bayan olarak sıkıldım,zavallı kocam allah bilir ne kadar baymıştır :) İkinci filmimizde ise Imax salonda izleme şerefine nail olduk :D Efendim bu Imax Cinemax salonlarında dev bir perde ultra extra ses düzeni varmış ve yalnızda 3D izlemekle kalmıyor kendini filmin