Las Vegas


Üçüncü günümüz,geç başlayan bir Vegas yolculuğu ile başladı.Sabah trafiğine kalmayacağız diye evden çıkmamız biraz gecikti.Yol çoook uzun ve dümdüz olduğundan hepimizin uykusu geldi.Yemek ve alışveriş molaları ile Vegas’a akşam üzeri vardık. Yol üzerinde çok büyük bir outlette durup Arda’ya ciciler aldık. Baby GAP,Gymboree ve Carter’s ın ucuzluğunu daha doğrusu ülkemizedeki pahalılığını anlatacak kelime bulamıyorum. Yalnız Arda’ya doğumundan itibaren üstüne tam olan şeyler alarak sürekli hatalı alışveriş yapmışım bunu anladım. Ne yazık ki bundan sonra hızlı büyümez dediğim bebe Türkiye’nin suyundan mıdır nedir öyle bir serpildi ki Amerika’dan aldıklarım da 1-2 ay içinde yani 1-2 giymeden sonra küçüldü. Demek ki neymiş gerçekten yediği helal,giydiği harammış bebelerin…
Evet efendim Türkiye’de booking.com üzerinden rezervasyonumuzu yaptığımız Luxor adlı Vegas’a ilk inşaa edilen otellerden piramit şeklinde olan otelimize akşam üstü vardığımız gibi lobiye yöneldik, babam bizi lobide bekliyordu. San Fransisco’dan Vegas’a motor ile gelen genç ruhlu fakat yaşlı babacım grip olmuştu. Aylardır kucaklaşmayı beklediği torununa grip bulaşcak diye sarılıp öpemedi. Bana bir ıphone verdi orada rahat haberleşelim diye kaydımızı olduk ve odamıza yerleştik.



Bu sırada Amerika’da günlük hayatta neredeyse hiç stres yok ve anlık mutluluklar çok. Örneğin lobide beklerken canlı piyano resitali dinlemek... Bizimle ilgilenen herkesin güler yüzlü ve hoş sohbet olması. Arabaların,insanların bebekli görünce durup yol vermesi,yardımcı olması. Fark ettm ki Türkiye’de bizi en çok yıpratan şey bu günlük yaşam stresi 7’den 70’e,fakirden zengine her vatandaş mı mutsuz,sabırsız ve kaba olur bir ülkede!?
Demagoji yapma git orada yaşa diyenler oldu ise içinizde hemen söyleyeyim uzun vadeli hedefim o zaten. Bu ülkede çocuk büyütmenin gittikçe zorlaştığını farkında olan bir ben değilim sanırım. Fakat işte zamanında aldığım greencardıma muhtaç olacağımı bilemeyecek kadar genç,toy ve başına buyruktum. Şimdi 30’una yaklaşan evli bir baayan ve anne olarak mumla arıyorum o greencardı ve şansımı çekilişlerde deniyorum. Yine de benim kaderci ve inancı kuvvetli bir yapım var. Allah nasip ederse bu şekilde de olur diyorum. Olmazsa da mevcut şartlarda elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım bebeklerim için.

Las Vegas

Gün gün yazmaya devam etsem de şehirleri de sizlere tanıtmak boynumun borcu diye düşünüyorum. Vegas ile ilgili en bilindik efsana ileri görüşlü bir girişimcinin hayali olarak başlamış Vegas. Fakat adam yapmış otelini gelen giden pek olmamış. Neden sonra adamcağız ölmüş gitmiş de fikri mantıklı gelmiş sıra sıra oteller inşa edilmeye ve başta Hollywood meşhurları olmak üzere kumar oynamak için insanlar akın akın bu çöl şehrine gelmeye başlamış. Bu benim bir filmden izleyip öğrendiğim ve romantik bulduğum hikayesi elbette. Daha gerçekçileri için bakınız.


Bu linkte meşhur “Günahlar Şehri” otellerine yer verilmiş gerçi ben de aşağıda kısaca bahsettim…

Biz fiyatı daha uygun olduğu için ve bize yeterli geldiği için Luxor’da kaldık. 


Genelde açık büfeden yemek yedik. Kahvaltılarımızı otel içindeki minik kafelerde yediğimiz de oldu. Kumarhanesi babamı da kocamı da tatmin etti.Bebek ile kumarhane içinden geçmek serbest fakat duraksamak yasak çünkü sigara içiliyor! Evet Amerika’da her yerde sigara içilmezken kapalı kumarhanelerde içilmesi ne ilginç değil mi? Otelin havuzuna girmedik,kalabalık geldi çok ve gezip alışveriş yapmak daha cazip geldi,havuzun localı kısmını beğendim ama. Kuaför,masaj hizmetlerini almak 100 dolara filan geliyor. Bodies Sergisi vardı otelde 30 dolardı. Kumarhanede beni durdurup Amerika’lı olup olmadığımı sordular,şaşırdım meğer sadece Amerikan vatandaşlarına özel ücretsiz showlar oluyormuş. Her turistik yer gibi orda da turist kazıklamaca var demek ki :)
Otelin kapısından alınarak Grand Canyon turu yapmak mümkündü. Babam bizi vazgeçirdi Arda’nın çok hırpalanacağını o yolu çekmeye değer olmadığını söyledi. Otobüs ile 80 dolar.Fakat yol çok uzun sürüyormuş. Özel uçaklarla ise 500 dolar. Kişi başı fiyatlar bunlar tabii…
İçimizde kalmadı mı? Kaldı tabii.. Ama “1000 dolara Avrupa seyahati yaparız aşkım” deyip kocamı vazgeçiren bendim. Önümüzdeki yıllarda tekrar gidersek Amerika’ya çocuklarımız daha büyükken hep birlikte otobüslü olan turu ya da araç kiralayarak kendimiz gidip görebiliriz Grand Canyon’u diye düşünüyorum. Bu arada yolu toprakmış ve çok bozukmuş. Doğal park alanına giriş diye millerce öteden bi 60 dolar giriş ücreti veriliyormuş. Varıldığında Skywalk’a kadar uzunca bir yol yürünerek gidilip 25 dolar kişi başı ücretle Skywalk’a (yani kanyonun göründüğü o cam balkon gibi yere) çıkılıyormuş. Kamera ya da cep telefonu ile Skywalk üzerinde fotoğraf çekmek de yasakmış.
Gidip de gezenler ne olur yorum bırakıp bu konuda beni aydınlatsın :D
Tabii Grand Canyon gezmek için ayırdığımız gün boşa çıkınca Strip’i uzun uzun rahat rahat gezdik,alışveriş ettik.Otele dönüp Arda’nın öğle uykusu boyunca dinlendik ve akşa yemeğinden sonra bir de gece turu yaptık. Bol bol yürüdüğümüz güzel bir anı olarak kaldı bende Vegas. Ah kumar oynamamazlık edemedim ve kocamın verdiği kumar parasını 10-15dk içinde Rulet masasına gömdüm tabii..

Gelelim meşhur Strip’i nasıl gezdik.Neler gördük kısmına;

Mandarin Bay Otel’den başlayan,bizim Luxor’da duran ve Hotel Excalibur’da biten bir tramvay yapmışlar.Klimalı ferah ona binip Hotel Excalibur’da indik. Hotel Excalibur, masallar diyarından kaçmış gelmiş bir kale gibi. Ama gerçekçi olmaktan çok oyuncak gibi.Kuleleri filan bana öyle geldi.Bu kalenin mağazaları da aynı formatta, kiminde ejderha temalı kıyafetler, kiminde ejderha ve ortaçağ figürleri satılıyor. Elbette her yerde her otelde görebilceğiniz Vegas temalı hediyeliklerde var. Excalibur’un içinden geçerek bir üst geçide vardık bu üst geçitin üzerindeki dilenciler bile görülmeye değerdi. Güneş gözlüğü takan kedileri,çok sevimli köpekleri ile hayvan sahiplenmiş evsizler kimi bira kimi mama için dileniyordu.Buradan geçip karşıma ilk çıkan Hersey’s dükkanına attım kendimi.

Las Vegas Strip üzerinde yer alan oteller

                       *Gece su showu izlerken @Bellagio
                       *Gündüz gözü ile Bellagio
Bence Vegas’ın en ama en güzel oteli burada otel içi mağazalarda bile Guess,Armani,Coach,Swarowski,Louis Vouiton gibi dünyaca ünlü ve prestijli markaların mağazaları bulunuyor. Kumarhane olarak bence hemen hemen tüm otellerinki aynı kalitede.Fakat otelde lobiden başlayarak sanat zevki ön plana çıkıyor. Temaların sık sık değitiği bir iç bahçe var ki burada da mini su şovları devam ediyor. 
*İşte o bahçeden bir kare


Sezar’ın sarayı.İçinde önünde bahçesinde havuz başında Roma Heykelleri var bol bol.Güzel,fena değil..


Ben hiç beğenmedim,içine girmeyi de istemedim ama Vegas’ın meşhur showlarının çoğu bu otelin sahnelerinde sergilenirmiş.En meşhurlarındanmış yani…


Bu otel de ünlüleri çekmek için ünlü başına 5 milyon dolar ağırlama bütçesi ayrıdığı söylentsi olan otel. Görüntüsü bana soğuk geldi onun da içine girmedik.


Bahsettiğim kale otel bu.


Bizim kaldığımız piramit otelimiz ve geceleri piramdin tepesinden yapılan meşhur lazer showu.


Çok çok yapay ve karışık duruyor.Olmasa da olurmuş ama yapmışlar işte.Hızlı treni var etrafında ona binmek güzel olurdu ama 1 yaşında bebekle ayrı ayrı binmeye değer bulmadık.


Ben Venedik’i bizzat gezmiş biri olarak helal olsun dedim. İçini dışını ellerinden gelidiğince Sadece havuzu biraz daha geniş olsaymış daha da güzel olurmuş. Eğer otelin havuzunda gondol sefası yapmak istiyorsanız 75 dolar ödemeniz gerekiyor. 


Mini bir Eifel Kulesi var önünde girişi pek arada derede kalmış gibi duruyor. Gündüz gözü ile çok çekici değil gece ışıklanınca hoşuma gitti ama Bellegio önünden arkanıza kuleyi alıp foto çektirmeden dönmeyin :D

Strip üzerinde taksi bile duramıyor.Sürekli akan bir trafik var. Gece showlarının reklamları olan çift katlı tur otobüsleri de geziniyor. Güzdüz gece kalabalık ve ışıl ışıl olan caddede yemek yiyecek,alışveriş edecek irili ufaklı bir sürü dükkan bulunuyor. Hatta sağlı sollu 2-3 minik AVM bile gördüm. 1-2 tanesinin içinde de girdim. 


Yol boyu çeşitli kostümler giymiş gençlerle bahşiş karşılığında foto çektirenlerle oldukça renkli bir cadde. Mum Heykel müzesi de var.Girişi 25 dolar.
Fiyatlar çok abartılı değil.. Ah bu arada eğer çocuklu gidiyorsanız Hersey’s’in tam karşısında yani caddenin diğer yanında bir otelin alt katında Rain Forest diye bir restaurant var. Bildiğiniz yağmur ormanı ortamı yaratılmış.Her 15 dakikada bir hayvan canlanıyor filan. Arda bayıldı oraya. Mutlaka ama mutlaka orada çilekli limonata için ve öğlen yemeği yiyin derim. 
İşte bir kaç fotoğraf











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atopik Dermatit (Alerjik Egzama)

Sevgiliye Meyve Yedirmek

Piruze