Bu Ay Okuduklarım

Bir tane olması yetmezmiş gibi Özgürlüğün Elli Tonu,Karanlığın Elli Tonu diye arkası yarınları ile üçleme olmuş kitap.. Feriştahın Fantezileri işte.Okuduk,bişey öğrenmedik :D
Zengin ve genç bir yakışıklı adam,güzel olduğunu farkında olmayan içinde feriştah gizli,fakir ama gururlu bir bakire öğrenci kız.Ev arkadaşına iyilik olsun diye adamla röportaj yapıyor sonra aşık oluyorlar ama ilişkinin temeli sado-mazoşist sexe dayanıyor...
Kitap boyunca esas kız esas oğlanı ne bozmuş onu öğrenelim diye beklerken kitap zart diye bitiverdi.
Toplu taşıma araçlarında okuncak kitap değil vesselam :D
Bilirsiniz bizde omuz üzerinden okuma haktır.Tecavüz davalarında da hep kadınlar suçlu.Aman ha diyim!
Devamını okumayı düşünmediğim kitabın yok sattığını bir de filminin yapıldığını duyunca dumur oldum bu arada...
İşte filmi;

Oyuncular oturmuş ama bence film de tırttır :D

Dumur olma nedenim de hemen bu kitap ardından yazıldığında çok eleştirilen Ayşe Kulin erkek dünyasını ne bilir,gay'liği ne anlar bu yazar deyip kadıncağızı bir taşlamadıkları kalmıştı.Bu kitap yanında o kadar masum ve en azından bir hikayesi var ki!!Bizim romanlar neden yok satmıyor,neden filmi yapılmıyor diye kendimce hayıflandım işte...


İlhami ve Eda, Etiler'de yaşayan elit hoş bir çift. 2 çocuklular,mutlular.Derken küçük oğulları Can trafik kazasında ölüyor. Kızları Derya'yı İngiltere'ye yolluyorlar.Eda kendini kaybediyor evlat acısından.İlhami de işine gücüne dalıyor.Monoton bir hayat sürerken İlhami kırılma noktasına geliyor.
İçtiği bir gece ortağı ile sevişiyor.Kendini Handan,Eda,İlhami üçgeninde buluyor.
Arada Julide diye bir kadın var,kadın asılıyor ama Handan'ın gazabından korkusuna ona yanaşmıyor.
Handan'dan kurtulma çabasındayken,sahibi olduğu yayın evinde grafiker olaraken çalışan gay Bora ile gene çok içtiği bir gecede yakınlaşıp sevgili oluyor. Aşık oluyor İlhami,ev alıyor,ev düzüyor,hediyelere boğuyor Bora'yı,en son Çin'e tatile götürüyor filan..En sonunda işler karışıyor ama orasını demiyim bari de okuyun :D

İlhami bi iradesiz,soysuz geldi bana..50'sine kadar straight olan adamın bir anda gay olabilmesi pek inandırıcı gelmedi.Öyle bakış açım filan değişmedi. Ayşe Kulin'i çok severim ne yazsa okurum ama bu kitap biraz vasat geldi. Gene de Grinin Elli Tonu'nun yanında şahaser ama :D Neyse tamamen farklı bir kapağı olan. Bana Hayat ve Hüzün'ü çağrıştıran Dönüş'ü de almıştım. Bu bitti ona başladım. Meğer bu öykünün devamıymış...


Bu kitap daha çok Derya'nın ağzından yazılmış.Yer yer de annesi Eda'ya geçiyor söz. Anne kızı travma yaşamasın diye kaçırıyor kızını resmen İngiltere'ye sonra kızı gizli mektupları buluyor.Türkiye'ye dönüp hem babasını hem de 3.bir kitap olursa eğer muhtemelen orada yazılacak masal prensini buluyor.Birinci kitabın tüm hikayesini öğreniyor.Sarsılıyor ama kıyamet de kopmuyor.Bu kitabında sonunu söylemiyim...Hızlı aktı kitap ama ilki daha çok zevk vermişti.Bu biraz daha boş geldi...


İngiltere’nin ufak bir kasabasında yaşayan Lou 27-28 yaşlarında, basit ve orta direğe yakın fakir bir hayat yaşayan genç bir kadındır. Bir gün çok sevdiği işini kaybeder ve hiçbir özel eğitimi olmadığı için bir süre farklı işlerde tutunmaya çalışır. Hiçbirinde umduğunu bulamayınca karşısına çıkan bakıcılık işini kabul etmek zorunda kalır. Söz konusu bakıcılık olunca yaşlı birini beklerken karşısına 35 yaşında yakışıklı bir adam çıkar.

Will yıllardır hayatı doyasına yaşamış, hayatı kendine göre şekilendirmiş biri iken geçirdiği kaza sonrası tekerlekli sandalyeye mahkum kalmıştır. Sadece el parmakları dışında başından aşağısını hissedemeyen ve hareket ettiremeyen Will ailesi ile anlaşma yapmıştır. Altı ay kendini öldürmeye teşebbüs etmeyecek fakat sonrasında İsviçre’ye gidip yasal olarak hayatına son verilecektir. Ailesinin önünde Will’in fikrini değiştirmeleri için altı ay vardır. 

Lou ve Will önce arkadaş olurlar,sonra birbirlerina aşık olurlar.Birlikte yaptıkları geziler vs anlatılıyor kitapta.En sonunda da Will bir karar veriyor.

Aslında zengin erkek fakir kız aşkı romanı...Ama okurken ben hep Will ya Ahmet olsaydı da Türkiye'de yaşıyor olsaydı.Ya da ya fakir olsaydı! O zaman ne kadar katlanılmaz olurdu durumu diye düşünerek okudum romanı... 
Methedildiği kadar şahane mi? Aşk romanı işte. 
Ama kendini okuttu mu? Evet 2 günde bitti...

Ancak ben bu kitabın filmini görmüştüm.Elbette aşk hikayesi değildi ama bence izlenmeye kesinlikle değer,harika işlenmiş bir filmdi..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atopik Dermatit (Alerjik Egzama)

Sevgiliye Meyve Yedirmek

Piruze