Hearst Castle

Dönüş rotamızı babam çizdi.Uğramamız gereken noktaları GPS'e girdik.
İlk durağımız San Simeon Bölgesinde Pasifik Okyanusu manzaralı bir tepeye kurulmuş Hearst Castle'dı. 
1957  yılında müze haline getirilmiş turistik geziye açılmış. Geniş otoparka aracınızı park ettikten sonra danışmadan fotoğrafları ve gezebileceğiniz yerleri inceliyorsunuz. Tüm kaleyi bir kerede gezmek çok uzun süreceğinden rehberli turlar düzenlemişler. 

Grand Rooms Tour : Selamlık ve giriş katı turu
Upstairs Suites Tour : Üst katlar,odalar ve suitler turu
Cottages & Kitchen Tour : Şarap mahzeni,mutfak ve kulube a-b diye adlandırılmış saray yavrusu villacıkların olduğu tur.
Evening Tour: Sadece ilk ve son bahar aylarında düzenlenen gün batımı turu,sarayın,havuzların ve bahçenin ışıklandırılmış romantik halini görmek için...



Bize gösterilen katalog resimlerine bakarak biz 2.tur olan odalar turunu seçtik. Saatimiz geldiğinde ilgili kuyruğa girip tur otobüsümüzü bekledik. Hearst Kalesi hayvanların özgürce dolaştığı bir hayvanat bahçesine sahip. Elbette zaman içinde hayvan çeşitleri azalmış sadece bizonlar,antiloplar,zebralar filan kalmış. Kıvrılarak kaleye tırmanan bir yol var bu yol üzerinde kalenin tarihçesini İspanyolca ve İngilizce bant yayını ile anlatan bir otobüs ile kalenin giriş merdivenlerine dek tırmanıyorsunuz. Merdivenlerin sonunda sizi aldığınız tura göre rehberler karşılıyor ve diğer turlar neye benziiyor sezemeden kendinizi seçtiğiniz turun içinde buluyorsunuz.
otobüse de kaleye de puset taşımak yasak. Pusetinizi park edeceğiniz güvenli bir alan elbetteki danışma binasında mevcut. Biz Ergo Slingimizi yeni almıştık ve rahat ederiz diye umuyorduk. Fakat Arda gördüğü her yeni şeye dokunmak hevesinde ve tey tey yürüme evresinde bir bebek olarak elbetteki slingde durmak istemedi onu zapt edicez diye rehberin dediğinden tek kelime dinleyemedim! Sırayla birimiz Arda'yı zapt ettik diğerimiz gezdik ve kibar turistler içlerinden yedi sülalemize saydırdı buna adım gibi eminim!!

Özetle tarihçesinin üzerinden geçersek;

Babası George Hearst madenci,senatör ve yayıncı olan William Hearst Harvard'da okumuş çeşitli gazetelere sahip olarak Amerika'da medya devi haline gelmiş. Çok küçük yaştan itibaren dünyanın çeşitli yerlerinden topladığı antikaları için bu sarayı yaptırmaya karar vermiş. Mimari 1865 yılında Julia Morgan isimli bir mimar tarafından yapılmış.Tamamlanması çok uzun yıllar sürmüş. William Randolph Hearst 1957 yılında kaleyi devlete bağışlamış. İçinde 18 konuk odası,açık ve kapalı yüzme havuzları,şarap mahzenleri,çiçek bahçeleri,kütüphanesi,tenis kortları ve hayvanat bahçesi bulunan devhasa bir kale ....
İçerideki antika,halı,kütüphane ve tablolar saymakla bitmez sanırım. Gösterişten gözleri kamaşıyor insanın! Zamanında orada verilen davetleri baloları düşündüm ben hep gezerken..
Kalenin açık havuzu Neptün’de muhteşem bir görsellikte (bakmak isterseniz) ancak ben   tabanında gerçek altın kullanılmış olan kapalı Roma Havuzunu görmeyi tercih ettim. Gerçekten olağanüstü bir görünümdeydi. Atlayıp yüzmek istedik eşimle... Roma dönemine ait tanrı heykelleri ile süslü havuz tavandan zemine kadar mozaik ve çinilerle kaplı.
İçeride flaşlı fotoğraf çekmek yasaktı.Bahçede bir iki fotoğraf çekmek mümkün ve serbest.












Not: Bizim gibi huysuz bir bebekle gezmek isteyen aileler için kale içindeki hizmetli odası gibi bir yeri mini bir kreşe çevirmişler alt aç ünitesi çeşitli oyuncaklar bir çekyat konmuş odaya. Odalar turundan özel bir güvenlik eskortluğunda Selamlık turuna çıkan odaya alınıp usulca bu odaya geçtik Arda ile orada oyuncaklarla oynayıp 15dk kadar takıldık, biraz sakinleşti çok şükür. Ben de oğlum sayesinde azıcık ucundanda olsa Grand Room neye benziyor görmüş oldum hehehe...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atopik Dermatit (Alerjik Egzama)

Sevgiliye Meyve Yedirmek

Piruze