Doğum Hikayem
Ve işte hızla geçen aylardan sonra bir türlü geçmek bilmeyen günlere geldi sıra… Yarın son doktor kontrolümüze gideceğiz. Eğer aniden gerçekleşmezse doğum 3-2-1 diyecek ve Cuma günü kavuşacağız oğlumuza.
Heyecanlı
bile değilim aslında, korku ile karışık bir dumur halindeyim. Nasıl yani
diyorum. En geç 3 gün içinde karnımda kıpır kıpır oynayan bebek kucağımda mı
olacak? Acaba kesilip mi alınacak içimden yoksa balık gibi
kayarak mı gelecek dünyaya? Göbek bağını babası mı yoksa doktor mu kesecek? Suni
sancı mı olacak hissedeceğim yoksa dalga dalga gelen gerçek sancılarım mı
olacak?
Bu satırları günlüğüme yazdıktan sonra annemin elime
tutuşturduğu kolay doğum dualarını okuyup yattım. Sabah kalktığımda nişanım gelmişti,yumurtalıklarımda hafif ağrıyordu sanki regl
olacakmışım gibi. Hemen internete girip nişan nasıl gelir, nişan geldikten ne
kadar zaman sonrası doğum başlangıcı kabul edilebilir diye araştırma yaptım.
Hastane süslerimiz, ziyaretçilere verilecek hediyeliklerimiz ve bavulumuz zaten
arabanın bagajındaydı. Ben küçük bir el çantası hazırladım. Duş aldım. Kasılmaları
takip için sancı tablomu açtım elimde kalem bekliyorum. Ama kasılma var mı yok
mu anlayamadım ki… Arda’nın eli ayağı zaten hiç durmazdı yine aynıydı. Kasıklarımda
baskı son bir haftadır zaten artmıştı o da aynıydı. E belim de hep ağrıyordu. Yani
über farklı bir durum sezemedim pek. Doktor randevumuzun saati yaklaşıyordu eşimi
uyandırdım ve “Aşkım galiba nişanım geldi benim” dedim. Panikle yatakta
dikilişi çok komikti :D
Neyse gittik NST’ye girdik. 30 dk’da 3 sancı gelmiş ben
sadece birini birazcık hissettiğimi söyleyince asistan kız “Eğer buna biraz
ağrı diyorsan senin acı eşiğin çok yüksek, çok rahat doğurursun” dedi.
“Doktorumuz ultrasonla baktığında suyun biraz azaldığını ve henüz hiç açılmam
olmadığını söyledi. Bu kadar düzensiz sancı ile doğum zor. Akşama hastaneye
yatışını yapabiliriz sen haber bekle benden” dedi. Eşim beni anneannemlere
bıraktı. Güzelce kahvaltı ettik. Yürüyerek evime geldim. Merdivenleri bile
yürüyerek çıkıp indim ki doğum kendiliğinden başlasın. Evde yatak takımımı
değiştirdim, çamaşır yıkadım, ortalığı topladım sonunda telefonum çaldı
doktorum arıyor. Beğendiğin oda boşmuş, saat 3’te yatışını yapalım suni sancı
verilecek mesai bitiminde yanındayım dedi. Hemen eşimi aradım gene. Annemi
panikletmek istemediğimden aramadım. O gelince bi kahve yapıp içerken “anne ben
doğuruyorum” dedim. Nasıl panikledi, “yasinim, gözlüğüm evde kızım neden
söylemiyorsun!” diye :D
Doktor gelene kadar annem ve eşimin endişeleri, benim güle
oynaya yatmam sayesinde dindi. Odamızı süsledik. Suni sancı etkisini göstermeye
başlamıştı, içimden eğer doğum sancısı buysa ben senelerdir her reglimde çekiyormuşum
diyordum.
Doktorum gelip çatı muayenemi yaptığında 1 cm açılmam
olduğunu söyledi. 0 ile başladığım için bana normal geldi bu durum. Her 2
saatte bir 30 dk yatarak NST’e girdim. Yatarak sancı çekmek daha zor.4 saat
sonra yani toplam 8 saat sancı çektiğimde. Kayınvalidemler de gelmişti. Üstümde incecik ameliyat önlüğü elimde serum
yürümekten hem yorulmuş hem de donmuştum. Eşim belime masaj yapıyordu. Kayınpederimin
yüreği kaldırmadı sanırım küçük görümcem ve teyzemle onlar eve gittiler. Kayınvalidem
bırakmam sizi dedi.İki anne habire dua okurken ben sancı çekiyordum.Bazen 2
dk’a 1 dk şeklinde geliyordu sancım.Hiç bağırmayıp hafif inliyordum
dayanamadığım yerde.Annem doktorun nerde diye dövünmeye başlayınca
aradım.Kontrolü ebe yaptı.Yine 1cm’di açıklık. “Kızım bu sancı ile doğuruyor
kadınlar ve burayı yıkıyorlar bağırmaktan helal sana” dedi. Yaklaşık 1 saat
sonra doktorum geldi.Rahim inceltici iğne yaptı ve çatı kontrolü ile rahmi
uyarmaya çalıştı ama kasılmalarımda olduğundan inanılmaz canım yandı.1 saat
sonra tekrar kontrol gene 1 cm’de.Rahimde hiçbir incelme yoktu,bebeğin kalp atışları
düzenliydi ama suyumuz azalıyordu.Ebe bile “kızım zorlama artık” demeye getirdi
:D Doktorumuzla konuştuk son umut bir 4 saat daha deneyelim belki ilaçlar
etkisini gösterir dedik.Bu kararda eşim net durmasa ben pes edebilirdim.Bu son
4 saat dilimindeki sancılarım o kadar şiddetliydi ki kesin 5 cm filan
açılmışımdır artık normal doğurucam oley filan diyorum. Aklıma olumsuz hiçbir şey
getirmiyorum. Evrene atmalar, doğumistana gitme hayalleri… Derken sancı dolu
saatler geçti ve sabah 04:30 oldu. Ebe yaptı kontrolü.”Rahmin çok etli hiç
incelme yok,yine 1 cm’desin” deyince resmen yıkıldım. 41 hafta beklemiştim. Düzenli
spor yapmıştım.39.haftadan sonra oluşan karın çatlaklarımı bile takmamıştım. Her
şey bebeğime en doğal yolla kavuşabilmek içindi… Tamam dedim. Doktorum yarım
saat sonra yanımdaydı. Hemen “evet nişanım gelmişti, suyum azalıyordu ama bu
şekilde Cuma’ya kadar bekleyip kendi sancım ve açılmam ile gelsem hastaneye
daha iyi olmaz mıydı?” dedim. “Nazlıcım elimizden geleni yaptık. Pişmanlık
hissetme sakın. Bekleyecek vaktimiz olmadığından yatışı bugün yaptık zaten.” dedi.
Eşimle göz göze geldik. O da yeterince çektin bakışı ile pes etti. Dönüp ok
dedik sezeryan için. Serumum söküldü. Halen sancı çekiyordum. Hayal kırıklığı
ve biraz korkudan başka bir şey hissetmiyordum. Doğru düzgün vedalaşamadan
asansöre yol aldık. Tam kapıda “doğup geldiğinde eli ayağı düzgün mü,her şeyi tam
mı bak,odaya geldiğimde bana anlat” dedim eşime.Ameliyathane masasına
alındığımda “burası çok soğuk,üşüyorum ve biraz korkuyorum” dediğimi
hatırlıyorum.Anında bayıldım. 5 dk sonra boş koridoru inleten bir ağlama sesi
ile bebek odasına koşmuş Fevzi. Evet, oğlumuzmuş gelen. Hemen odada Yasin okuyan
annemlere haber vermiş. Her şeyi kameraya kaydetmiş. Fotoğraflar çekmiş. Nasıl
ağlamak! Nasıl bir irilik!
Beni odaya getirdiklerinde ayıktım. 3750 gr 52 cm olduğunu
duyunca belki de normal doğuramadığım iyi oldu parparça olmak da vardı diye
düşündüğümü hatırlıyorum. Hemşire kapıda kollarında ağlamaktan kıpkırmızı olmuş
bir bebekle belirince “ne olur şimdi vermeyin çok yorgunum, çok uykusuzum” dediğimi
hatırlıyorum. Ama hemşire tamam tamam deyip zıran zıran ağlayan bebeğimi verdi
kollarıma. Anında sustu ve büyük bir heyecanla kaptı mememi. Yüzüme bakarak
uyuyarak iç çekerek yaklaşık bir saat emdi. Yıkanmamış silinmişti, kafasında
kan kuruları olmasına rağmen cennet gibi kokuyordu. O emerken ben gitgide
ayıldım. O saatlerde garip bir şekilde mutlu, rahat ve bol sütlüydüm. Bebeğimin
güzelliğinden büyülenmiş vaziyette, narkoz ve aşktan yarı sarhoştum.
09:00 gibi aile,11:00 gibi arkadaşlar gelmeye başladı. Ben
Çarşamba 15:00’den beri aç, susuz ve uyanıktım… Facebook ve İnstagram’da
fotoğraf paylaştıktan sonra telefonlar hiç durmadı. En komik telefon anım da
liseden sevgili sıra arkadaşımla olan. Kendisi evlenme arifesinde. Büyük bir
duygusallıkla telefona sarılmış nasıl olduğumuzu sormuş. Ben de “Biz
iyiyiz,usta çıktı mı usta? Banyo mutfak tamam mı şimdi?”demişim.(Eve geldiklerinde
anlattı pek güldük.) Saat 14:00’e kadar yaklaşık 100 kişi gördü bebeği. Bu
arada ben de Suna Pekuysal gibi yürüdüm.
Sezeryan mı, suni sancı ile doğum mu? O an kesik halde
yürümekle, suni sancı alarak yürümek arasında bir fark yok dedim. Ertesi gün
iyiyim ben deyip imza verip eve çıktım hatta. Yani sezeryanlı olmama rağmen bir
gece yattım hastanede. Evdeki ilk 3 gün çok zordu keşke sezeryan olmasaydım
dedim.4.gün ise Arda’yı sarılık için kontrole götürdük ve iyi ki sezeryan
oldum. 2. Bebeğimde direkt planlı olacak her şey diye sevindim.
Allahtan hayırlısını istemekten başka yolu yok… Ne kadar
çabalasam da normal doğum olmadı. Demek ki hayırlısı buymuş diyorum. Önemli
olan sağlıkla birbirimize kavuşmamızdı. Çok şükür diyorum. Her isteyene Allah
bu duyguyu tatmayı nasip etsin…
HAYIRLI OLSUN..ÖNEMLİ OLAN ONUNSAĞLIKLA GELMESİ..SEVGİLER ARDAYA..
YanıtlaSilElbette elbette..Teşekkürler :)
YanıtlaSil