Neden Okumalı?

Şimdi efendim söylemesi ayıp son 1 yıldır it gibi çalıştığımdan işe giderken eğer uyanık olursam yolda ya da şehir dışına uçtuğum zamanlarda elime geçeni okuyordum.Oysa evlenmeden ve bu kadar yoğun çalışmadan önce, hemen her sene okuduklarımı not alıp yıl sonunda sayar 20 kitap okumuşsam bir sonraki sene için oluşturduğum dilekler listemde bu sayıyı artırırdım. Son bir yılın kaydı yok! Bir yerlere yazmıştım ama bulamadım.O yüzden 2012 listem ex oldu. 2013 ile başlayacağım...(Bir sonraki yazımda)


Üstelik ben çok okuyan bir ailede de büyümedim. "Küçücüktün yatma saatin geldi diye odana yollardım seni gelip bir bakardım ki yorgan altında fenerle kitap okuyorsun" derdi annem. Hatta iştahım biraz doysun diye odamda bana özel mini bir kütüphane yapmışlar ve gözlerim bozulmasın diye illa okuyacaksam ışığı yakıp okumama izin vermişlerdi :D

Elbette insanın moralinin bozuk olduğu,yoğun olduğu,ilgisinin başka şeylere kaydığı dönemler oluyor.Böyle dönemlerde benim de aylarca elime kitap almadığım olmuştur.Ama sonra büyük bir açlık ve özlemle o açığı kapatmaya çalıştım. Özellikle tatillerde :D

Okumak insanın cehaletini alır, iç sıkıntısını yok eder. Sessizliğini,yalnızlığını böler. Kelimeler öğretir ve dil kelime ile döner. Ne kadar çok kelime bilirse insan meramını o kadar iyi anlatır.Karşısındakini net anlar ve empati kurar. Yani "çok gezen mi çok okuyan mı bilir?" derler ama ikisi armut ile elma karşılaştırmaktır bence..Her ikisini de yapan,yapmaya çalışan canımdır,ciğerimdir,aferinimdir :D

Benim babaannem köyde doğmuş büyümüş,çok ufak yaşta anne-babasını yitirmiş,kardeşlerine bakmış,erkenden evlenmiş,hor görülmüş,dövülmüş,kaçmış,bir başına çalışmış,sonra yeniden evlenmiş,
ilkokulu bile bitirememiş bir kadındı. Ama her gün yutarcasına gazete okur,gündemi takip ederdi.Siyasetten,spora,magazinden,ekonomiye bilmediği yoktu. Televizyonda ya neşelenip şarkı söyleyeceği ya da bir şey öğreneceği programları izlerdi.Baş ucunda Aşık Veysel'in kitapları dururdu. Namazını aksatmazdı ama yeri geldi mi en ayıp fıkraları ustaca anlatıp 10 kişiyi kahkahalara boğardı.İnsanlar onu sever çok da sayardı.Hemen her gün bir komşusu gelir ondan akıl alırdı.60 yaşından sonra İngilizce öğrenmeye bile çalışmıştı :D 10-15 kelimelik basit cümleler kurardı ama bu da bir başarıdır.
Söylememe gerek yok sanırım, beni o büyüttü ve rol modelimdi. Nur içinde yatsın canım babim...

Demek istediğim o ki...
Liseyi bitirememiş,isteyip üniversiteye gidememiş,üniversitede istediği şeyi okuyamamış insanlar var.Bunun ezikliğini hissetmeyin. Ne yazık ki zamanda geriye gidemiyoruz. Gitsek her birimiz neleri neleri düzeltirdik.
Önemli olan bugün ve bugünden sonrası. Bir yerden başlamak gerekiyor. Gazete okumak bunun en ucuz yolu mesela,üstelik de harika bir genel kültür birikim kaynağı! Sevmiyorsanız neyi sevdiğinizi bulana kadar denemelisiniz.

Ne yazık ki eşim de kitap okumayı sevmiyor. Tam bir TV bağımlısı! Hoşuna gidecek konularda kitaplar alıp başucuna bırakıyorum ama o 1-2 kitabı bitirene kadar ben 10 tane okumuş oluyorum.Yine de bu bir alışkanlık meselesi.

Her zaman şu örneği veriyorum;
Hiç idmansız biri maraton koşabilir mi? Hayır!
Ama yürüme,hızlı yürüme,5-10-15dk koşma ile yavaş yavaş başlayarak yeterince azmeder ve çalışırsa neden olmasın?
O yüzden bir kitapçıya girip tur atmanızı öneriyorum.Mutlaka eliniz bir kitaba gidecektir.
Bol kitaplı günler dilerim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atopik Dermatit (Alerjik Egzama)

Sevgiliye Meyve Yedirmek

Piruze