Blog Fırtınası 27.Gün
Bir zamanlar küçük bir kız varmış. Annesi ona üzerinde
kırmızı başlığı olan bir pelerin almış. Kız bu pelerini çok seviyormuş ve
nereye gitse onu giyiyormuş. Bu nedenle de herkes ona Kırmızı Başlıklı Kız
diyormuş.
Bir gün “Kırmızı
Başlıklı Kız!” diye seslenmiş kızın annesi. “Büyükannen hâlâ hasta. Hadi giyin
de, ona yaptığım şu çöreği götür.”
Kırmızı
Başlıklı Kız da elbisesini giymiş, üzerine kırmızı başlıklı pelerinini
geçirmiş, başlığı çenesinin altında sıkıca bağlamış ve yola çıkmış.
“Tavşan
Ormanı’ndaki yoldan ayrılma sakın!” diye seslenmiş annesi arkasından. (Ormanın
adı Tavşan Ormanıymış, ama içinde uzun zamandır bir tek tavşan bile yokmuş!)
“Ayrılmam anne,”
demiş Kırmızı Başlıklı Kız.
Tam ormana
girmiş, birkaç adım atmış ki, çalılıkların arasından bir ses duymuş. Yola
birden bir kurt fırlamış. Kırmızı Başlıklı Kız korkusundan az kalsın elindeki
sepeti düşürüyormuş. Fakat kurt hiç de öyle düşmanca görünmüyormuş. “Nereye
böyle küçük kız?” diye sormuş kurt.
“Büyükanneme
gidiyorum,” demiş Kırmızı Başlıklı Kız. “Tavşan Ormanı’nın sonunda ki ilk ev.
Büyükannemin sağlığı pek iyi değil. Bu arada adım ‘küçük kız’ değil, ‘Kırmızı
Başlıklı Kız.’ ”
“Özür dilerim,”
demiş kurt. “Bilmiyordum. Bak sana ne diyeceğim. Ben bir koşu gidip Büyükannene
senin yolda olduğunu haber vereyim. Yalnız sakın yolda oyalanayım falan deme,
olur mu? Başına bir şey gelmesini istemeyiz, öyle değil mi?”
Kurt oradan
hemen sıvışmış! Çünkü yakınlarda bir oduncu dolaşıyormuş. Eğer kızı hemen orada
yerse, oduncunun kızın yardımına koşacağını biliyormuş.
Kırmızı Başlıklı
Kız, çiçek toplayarak, kelebeklerin peşinden koşarak, kuş seslerini dinleyerek
yolda ağır ağır ilerlerken kurt kestirmeden Büyükannenin evine varmış, kapıyı
çalmış.
“Kim o?” diye
seslenmiş içeriden yaşlı kadın.
Kurt sesini
değiştirerek, “Benim, Kırmızı Başlıklı Kız,” demiş. “Çayın yanında yemen için
sana çörek getirdim.”
“Kapı açık
güzelim,” diye seslenmiş Büyükanne. Kurt hemen içeri dalmış. Öyle açmış ki!
Günlerdir hiçbir şey yememiş. Bu yüzden Büyükanneyi çiğnemeden bir lokmada
yutuvermiş. Biraz sonra Kırmızı Başlıklı Kız Büyükannenin kapısını çalmış.
“Kim o?” diye
seslenmiş kurt yumuşak bir sesle.
“Benim, Kırmızı
Başlıklı Kız.”
“Kapı açık
güzelim,” diye seslenmiş kurt. “İçeri girebilirsin.”
Kırmızı Başlıklı
Kız bir an için tereddüt etmiş. ‘Büyükannemin sesi ne kadar da garip böyle?’
diye düşünmüş. Sonra büyükannesinin hasta olduğu gelmiş aklına ve kapının
mandalını kaldırıp açarak içeri girmiş.
Kurt,
Büyükannenin geceliğini giymiş, onun başlığını ve gözlüğünü takmış yatakta
yatıyormuş. Yorganı boğazına kadar çekmiş, içerisi karanlık olsun ve suratı
fark edilmesin diye de perdeleri iyice kapamış.
“Elindekileri
oraya bırak da yanıma gel canım,” demiş kurt.
Kırmızı Başlıklı
Kız çöreği yatağın yanında ki küçük masanın üzerine koymuş, ama hemen kurdun
yanına gitmemiş. Çünkü Büyükannesi bir tuhaf görünüyormuş.
“Kolların neden
bu kadar büyük Büyükanne?”
“Seni daha iyi
kucaklamak için!” demiş kurt.
“Kulakların
neden büyük, peki?”
“Seni daha iyi
duyabilmek için!” demiş kurt.
“Gözlerin neden
kocaman, peki?”
“Seni daha iyi
görebilmek için,” demiş kurt.
“Dişlerin neden sivri peki?”
“Seni daha iyi
yiyebilmek için,” demiş kurt.
Kırmızı başlıklı kız ormanda başıma bir şey gelirse diye pelerinin
içinde sakladığı biber gazını sıkıvermiş kurtun gözüne.
Dünyası kararmış kurt ve deli gibi ulumaya başlamış. O sırada
yakınlarda sürüsünü otlatan çoban duymuş bu ulumayı. “Hemen gidip şu kurdu
öldürmeli, yoksa kuzularımı yer” demiş. Bir koşu avda olan prense gitmiş yardım
istemiş.Prensle hızlıca gitmişler kırmızı başlıklının yanına. Durumu
anlatmış,kurdun sağ tarafa doğru kaçtığını söylemiş.Hepsi birlikte kurdu
bulmuşlar,prens tek atışta vurmuş kurdu ve karnını kesip büyükannesini
kurtarmış.Postunu yüzüp çobana hediye etmiş.
Tabii kırmızı prense bitmiş. Ancak kim olduğunu bilmiyormuş.
Prense,çobana ve büyükannesine getirdiği çöreği ikram etmiş. Kırmızı Başlıklı
Kız büyükannesine bir daha hiçbir kurdun sözüne kanmayacağına dair söz vermiş.
Eve dönerken tavşanların saklandıkları yerlerden çıktıklarını görmüş. Tavşan
Ormanı yine eskisi gibi tavşanlarla dolu bir orman haline gelmiş.
Prense rastlamak amacı ile sürekli büyükannesine uğramaya
başlamış kırmızı başlıklı ama prense hiç rastlamamış.Bu şekilde aşk özlemi ile
günler aylar geçmiş.Kırmızı güzel bir genç kıza dönüşmüş.
Falcı bacıya gidip akıl almış.Falcı bacı ben sana bir kurt
musallat edicem o kurdu vurmaya gene prens gelecek böylece kavuşmuş olacaksınız
demiş.Karşılığında yaşamış olduğu anlardan birini çalacağını söylemiş.Hemen
kabul etmiş kırmızı…
Hakikaten bir hafta sonra kurdun saldırısından ikinci kez kurtarmış
prens kırmızıyı ve büyükannesini..Meğer prens de bunca zamandır kırmızıya
aşıkmış.Onun ne kadar büyüyüp serpildiğini görünce daha da artmış sevdası.Ancak
kırmızı ilk defa görmüş gibi kibarca teşekkür edince çok bozulmuş prens.Meğer
falcı bacı prensi görüp aşık olduğu anı çalmış kırmızıdan.
Prens ben koskaca prensim egosu ile sarayına kapatmış kendini
hiç evlenmemiş.Kırmızı ise aslında bulduğundan haberi olmayarak büyükannesi
gibi yaşlanıncaya kadar beyaz atlı prensini beklemiş durmuş..
Yorumlar
Yorum Gönder